بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنِّىٓ أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ ١٣٥

Sizin hesabınıza 'büyük gün'ün azabından endişe ederim.

– Seyyid Kutub

قَالُواْ سَوَآءٌ عَلَيْنَآ أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ ٱلْوَٰعِظِينَ ١٣٦

Adoğulları dediler ki, «İster öğüt ver, ister öğüt verenlerden olma, bizim için birdir.»

– Seyyid Kutub

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا خُلُقُ ٱلْأَوَّلِينَ ١٣٧

Bu uygulamalarımız, eski atalarımızdan bize gelen geleneklerden başka birşey değildir.

– Seyyid Kutub

وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ ١٣٨

Bizim azaba çarpılmamız sözkonusu değildir.

– Seyyid Kutub

فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَٰهُمْۗ إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَءَايَةًۖ وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ ١٣٩

Böylece peygamberlerini yalanladılar. Biz de onları yokettik. Kuşku yok ki, bu olaydan alınacak dersler vardır. Onların çoğu inanmamış kimselerdir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ ٱلْعَزِيزُ ٱلرَّحِيمُ ١٤٠

Ve yine kuşku yok ki, senin Rabb'in üstün iradeli ve merhametlidir.

– Seyyid Kutub

كَذَّبَتْ ثَمُودُ ٱلْمُرْسَلِينَ ١٤١

Semudoğulları da peygamberlerini yalanladılar.

– Seyyid Kutub

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَٰلِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ ١٤٢

Hani kardeşleri Salih onlara dedi ki, siz hiç Allah'tan korkmaz mısınız?

– Seyyid Kutub

إِنِّى لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ ١٤٣

Ben size gönderilmiş güvenilir bir Allah elçisiyim.

– Seyyid Kutub

فَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَأَطِيعُونِ ١٤٤

Öyleyse Allah'tan korkunuz da çağrıma uyunuz.

– Seyyid Kutub

وَمَآ أَسْـَٔلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍۖ إِنْ أَجْرِىَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ١٤٥

Ben bu çağrı hizmetime karşılık sizden herhangi bir ücret istemiyorum; benim çabalarımın karşılığını verecek olan, alemlerin Rabb'idir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu